Elektrikli araçlar, çevre dostu tasarımlarıyla her geçen gün hayatımızda daha fazla yer ediniyor. Tarihi 19. yüzyıla dayanan elektrikli araçlar, petrol üretiminin artması sonucu fosil yakıtla çalışan araçlara göre arka planda yer aldı. Ancak son zamanlarda küresel ısınmanın artması ve çevresel sorunların çoğalması ile birlikte elektrikli araçlara dönüş yeniden gündeme geldi. Sessiz ve çevreye zararsız çalışan bu araçlar, gelişmiş ülkelerde yoğun bir şekilde üretim sürecine girdi.
Dünya Sağlık Örgütü’nün yayınladığı çevre raporlarına göre dizel araçlardan çıkan yüksek karbon salınımı atmosfere zarar vererek, atmosfer dengesini bozuyor. Bu nedenle küresel ısınma sürecine olumsuz etkileri bulunan bu araçlar yerine elektrikli araçların tercih edilmesi süreci son derece hızlı bir şekilde gerçekleştirilmesi gereken bir hedef haline geliyor. Dünyayı etkileyen bu konuda önlemler almak, tüm ülkeler için bir gereklilik ancak şu an elektrikli araca geçebilen ülke sayısı oldukça sınırlı. Bu durumun pek çok ulusal ve ekonomik boyutu olduğu biliniyor.
Elektrikli Araçlar Hakkında
Elektrikli araçlar, içten yanmalı motor yerine lityum iyon ve buna benzer pillerle güç aktarılan motorlardan oluşur. Bu araçlarda kullanılan güç kaynağı yenilenebilir enerji ile çalıştığından ulaşım için en zararsız alternatif olarak görülüyor.
Elektrikli araçların çalışabilmesi için motorun ihtiyacı olan güç, bataryada depo halinde bulunan elektrik enerjisi vasıtasıyla sağlanır. Diğer araçlarda çalışma esnasında güç kaybı yaşanırken, elektrikli araçlarda doğrudan elektrik kullanımı sağlandığı için güç kaybı görülmez. Ayrıca elektrikli araçlar şarj istasyonlarında bataryalarını doldurabilme imkânına sahiptir.
Elektrikli araçlar, kullanılan batarya türlerine göre farklı kategorilere ayrılır. Bunlar şöyle sıralanabilir;
Hibrit Elektrikli Araçlar
Hem elektrik motoru hem de içten yanmalı motor kullanılan bu araçlarda, aracın şarjının bitmesi gibi durumlarda içten yanmalı motor devreye girer.
Tam Elektrikli Araçlar
Yalnızca elektrik motoru kullanırlar. Tam elektrikli araçlar, araçtaki elektrik motorunu jeneratör gibi kullanarak bataryayı besler. Bu araçlar hiçbir zararlı gaz salınımına yol açmadığı için “sıfır emisyonlu araçlar” olarak adlandırılır. Şarj süresi uzunluğu, kısa menzil sürüş imkânı ve yüksek maliyetleri nedeni ile hibrit araçlara göre daha az tercih edilmektedir.
Yakıt Pilli Elektrikli Araçlar
Hidrojen ve oksijen tepkimesinden yararlanan bu araçlar, uzun süre şarj edilmeye ihtiyaç duymaz. Enerji üreten yapılarıyla çevreye duyarlı araçlar arasında yer alırken, hidrojeni elektriğe dönüştürme sırasında sadece ısı ve su açığa çıkarırlar.
Elektrikli Araçların Gelişimi
İlk elektrikli araç modeli Profesör Stratingh tarafından 1835 yılında geliştirildi. 1890 yılına gelindiğinde Avrupa ve Amerika’da elektrikli araç üretimi ve satışı hız kazandı. Elektrikli araçların popülerliği 1920’lere gelindiğinde benzin fiyatlarındaki düşüş ve içten yanmalı motorlu araçların yaygınlaşması ile sona erdi. Daha sonra 1960’lı yıllarda içten yanmalı motorlu araçların hava kirliliğine sebep olması ve atmosfer dengesini bozması nedeniyle tekrar elektrikli araçlara yönelim başladı.
2000’li yıllara gelindiğinde Toyota tarafından hibrit araçlarda ilk seri üretim gerçekleştirildi. Günümüzde pek çok gelişmiş ülke ve önde gelen otomotiv şirketleri elektrikli araç üretimine hız kazandırdı. Küresel ısınmanın bu süreçte önemli rol oynadığı bilinmekle birlikte gelişen teknoloji gereği olarak elektrikli araç kullanımının yaygın bir kullanıma erişmesi bekleniyor.
Elektrikli Araçların Geleceği
Elektrikli araçlar günümüzde giderek daha yaygın bir kullanıma sahip oluyor. Bunun yanında elektrikli scooter, elektrikli bisiklet ve mini elektrikli araba kullanımlarında da büyük artış gözlemleniyor.
Gelecekte elektrikli araç alternatiflerinin çoğalması ve günlük kullanımda daha fazla yer alması bekleniyor. Yakın gelecekte şarj istasyonlarının ve gerekli alt yapıların tamamlanması ile elektrikli araç kullanımının hızlı bir gelişme göstereceği tahmin ediliyor.